Dizi Arşivi | yabanci dizi İzle

Vikings dizisi; Fransa ve Britanya'ya kadar uzanan saldırılarla tarihte kendisinden oldukça söz ettirmiş cesur savaşçı Ragnar Lothbrok ve oğlu Bjørn'un yaşadıklarını anlatırken, Vikinglerin çok az işlenmiş kültürünü de bize yansıtarak gerçeğe dayalı bir izlenim sunuyor. Ragnor'un basit bir çiftçiyken ne kadar ileriyi görebileceğine tanık oluyor ve onun kardeşi kadar sevdiği arkadaşı Rollo'yla beraber denizlerle olan imtihanını seyrediyoruz. Gözlerini denizden, saçlarını güneşten ve cesaretlerini Odin'den alan korkusuz ve acımasız ırkın maceraları ve yaşamları kesinlikle ilgi çekmeyi başarıyor. The Tudors, Camelot gibi dizilerin de yaratıcısı ve yazarı olan Michael Hirst'in gerçek tarih ve fantastik öğelerini birleştiren tarzını bu kez Vikings'de görüyoruz. Yönetmenliğini Johan Renck‘in yaptığı dizinin başrol oyuncuları ise The Experiment filminin Helweg'i Travis Fimmel (Ragnar Lothbrok), Camelot dizisinin Gawain’i Clive Standen (Rollo) ve Bones dizisinin Hannah'ı Katheryn Winnick (Ragnar'ın karısı Lagertha)'den oluşuyor. Oyuncu kadrosu genel olarak o dönemin ırkına yakın fiziksel özelliklere sahip kişilerden seçilmiş ve ünlü isimlerle pek çalışılmamış fakat sırıtan oyunculuk yok. Üstüne Floki karakterini canlandıran Gustaf Skarsgård gibi güzel yazılmış yardımcı oyuncular var. Floki, Ragnar'ın hayallerine ve amaçlarına ulaşmasında büyük yardımı dokunan ve Britanya'ya bilinçli olarak yelken açan Kunduz Flóki lakaplı büyük İskandinavyalı denizci olarak dizide yer alıyor. Vikingler bilinenin aksine boynuzlu Skyrim tarzı ya da Heroes of Might & Magic serisindeki gibi kanatlı kasklar takmazlardı. İşin özü dizide de gördüğümüz üzere hızlılığa ve çevikliğe dayanan savaş stilleri sebebiyle kaskı neredeyse hiç kullanmazlardı. Kılıç kadar ustaca kullanırlardı mızrakları ve baltalarını Vikinglerde; adalet sistemleri ve cenaze törenleri gibi etnik ve kültürel farklılıkları vardı. Ne olursa olsun, ejderha başı şeklindeki pruvası ile denizlerde göreceğimiz o mistik gemileri bile zamanla insanlara korku salmaya yetecekti.

Spartacus: War Of The Damned Arenada efsaneler kanla yazılır... Rome dizisinin tarihi gerçekçiliği 300 filminin görsel mükemmelliğiyle buluşuyor, tarihin en asi kahramanı Spartaküs, televizyonu fethediyor. 2010'un en ses getiren dizisi Spartacus: Blood and Sand. Romalıların ihanetine uğradı, köleliğe zorlandı ve bir gladyatör olarak yeniden doğdu. Çizgi roman estetiğinin ve ileri görsel efekt teknolojilerinin tüm nimetlerinden yararlanılarak çekilen Spartacus: Blood and Sand, yurdundan ve sevdiği kadından koparılan bir adamın, kanlı arenalarda küllerinden doğuş öyküsünü anlatıyor. O artık ateşli tutkuların esiri olmuş ve gaddarca yönetilen bir dünyada mücadele vermek zorunda. Spartaküs hayatta kalmak için sıradan bir adamdan ve bir gladyatörden çok daha fazlası olmalı. O, bir efsaneye dönüşmeli. Tarihin en asi kahramanı, televizyonu fethetmeye hazırlanıyor. Spartacus: Blood and Sand ile Romalıları dize getiren efsanenin doğuşuna tanıklık edeceksiniz. Galler kökenli Andy Whitfield'ın Spartacus'ü canlandırdığı yapımda, Türk izleyicilerin Xena / Zeyna olarak tanıdığı Lucy Lawless da rol alıyor.

Fukushima santrali sorumluları ve çalışanları hiç beklemedikleri ve eşi benzeri olmayan ölümcül bir nükleer felaketle karşı karşıya kaldı. Onlar birer kahraman mı, yoksa suçlu mu?

1973'te üç genç kadının cinayetinden sorumlu katil, DNA sayesinde yaklaşık 30 yıl sonra açığa çıkacaktır.

Our Flag Means Means Death, korsan olmak için ayrıcalıklı yaşamını terk eden şımarık bir aristokrat olan Stede Bonnet'in hikayesini konu ediyor. Orta yaş krizi geçiren Stede Bonnet, korsan olmak için hayatını değiştirmeye karar verir.

Bernard Tapie hakkındaki bu kurmaca biyografi, işçi sınıfından gelip Fransız kamuoyunun en tartışmalı isimlerinden birine dönüşen son derece hırslı bir adamın öyküsünü anlatıyor.

Kanunsuz Gando bölgesinde amansız haydutlar, çok değer verdikleri vatanları ve sevdikleri uğruna ölümü bile göze aldıkları, hiçbir engel tanımayan bir mücadele verir.

Kanunsuz Gando bölgesinde amansız haydutlar, çok değer verdikleri vatanları ve sevdikleri uğruna ölümü bile göze aldıkları, hiçbir engel tanımayan bir mücadele verir.

Tarihin en büyük seri katillerinden Peter Sutcliffe, 1975-81 arasında işlediği cinayetlerle binlerce memurun mesai yapmasına sebep olacaktır.

Dört dedektif. Dört farklı dönem. Tek bir ceset. İngiltere'nin geleceğini kurtarmanın yolu, tarihin akışını değiştiren bir cinayeti çözmekten geçiyor.